Dokuları inceleyen bir bilim dalıdır. Dokuların yapısının araştırılması yanısıra ikincil olarak tek tek hücrelerin ayrıntılı yapısınıda araştırır. Histoloji ve sitoloji birbirleri ile yakın ilişkilidir. Canlı dokuların mikroskobik incelemesi ile ideal sonuçlara ulaşılır. Ancak sadece küçük ilkel canlılar bu yolla incelenebilir. Dokuların çoğu bu yolla incelenemeyecek kadar kalındır. Histolojik tekniklerin çoğu canlı dokuya en yakın bir biçimde korunmuş veya fikse edilmiş öldürülmüş dokulara uygulanır.
Ölü dokulardan hazırlanan histolojik preparatların canlı dokulardan daha farklı olduğunu unutmamak gerekir. Bu değişiklikler artifakt olarak adlandırılır. Artifaktlar herhangi bir işlem basamağında ortaya çıkabilir. Dokuda en az hasara yol açacak yöntemler kullanılmalıdır.
Sitolojik ve histolojik çalışmalardaki amaç, organizmayı oluşturan hücre, doku ve organların normale yakın bir şekilde morfolojik olarak mikroskop altında incelenmesidir. Bu da ancak histolojik ve histokimyasal teknikler sayesinde olabilmektedir. Histokimya 1830'dan bu yana ayrı bir bilim dalı olarak gelişmiştir. Ancak 1899-1928 yıllarında anilin boyaların histolojide kullanılmaya başlamasıyla büyük bir atılım olmuştur.
Preparat hazırlamak için çok teknik vardır. Bunların çoğu değişik tip mikroskoplarda incelenen kesitlerin hazırlanması ile ilgilidir. Tek bir yöntem tek bir boyama yöntemi dokunun ne tüm hücrelerini ne de hücre bileşenlerini ayrıntılı gösteremez. Çok az bir doku örneğinin boyanması ile morfoloji, histokimyasal ve immünolojik yöntemlerle fonksiyonel özellikleri, elektronmikroskopi ile de ince yapı gösterilebilir.
Histologlar, tekniğin neden kullanıldığını, nasıl çalıştığını ve yöntemin ayrıntılarını bilmelidir. Uygun zaman içinde, dokudan mümkün olan en fazla bilgi edinilmelidir. Teknikler dikkat ve beceri ile uygulanmalı sonuçlar doğru yorumlanmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder